Magazin 'Bir centilmen asla aşk hayatını anlatmaz'

'Bir centilmen asla aşk hayatını anlatmaz'

Paylaş
'Bir centilmen asla aşk hayatını anlatmaz'

'Bir centilmen asla aşk hayatını anlatmaz'

Müzik için yaşayan, müziğe aşık bir adam, Chico... Fakir bir aileden geldi, hayal edemeyeceği kadar servet sahibi oldu... Albümleri dünyada milyonlarca sattı. 15 altın plak sahibi. Hepimizin hayranı olduğumuz Gipsy Kings grubunun ve o müthiş şarkıların yaratıcısı. Bir süredir de kendi adına kurduğu ‘Chico and The Gypsies’ ile müzik hayatına aynı başarıyla devam ediyor. Müzikteki başarılarının yanında aşk hayatı ile de dünya basınında yer alan, çok renkli, karizmatik bir adam. Ülkemizde özellikle hanımlar tarafından çok beğenildiğini ve aşklar yaşadığını biliyorsunuz. Bunların arasında en büyük aşkı Ghade Şakir diye anlatılıyor... Chico ise, “Centilmenler anlatmaz” diyerek özel hayatını konuşmak istemiyor... Müşterek dostumuz Erkan Özerman, Kıbrıs Merit Otel’de, Chico ile hayranlarını buluşturdu. Biz de bu röportajı o sayede yaptık...

Oya Germen

oyagermen@hotmail.com

Sizi Gipsy Kings’in kurucusu olarak tanıdık. İlk plağınızla dünya çapında ünü bekliyor muydunuz?

Evet, Gipsy Kings dünya çapında bir topluluk oldu. Kayınbiraderimle birlikte kurmuştuk. İlk plağımızın bu kadar büyük bir ilgi göreceğini tahmin etmemiz mümkün değildi. 72 ülkede bu kadar ilgi göreceğimizi ve yolun başında bu denli ünlü olacağımızı beklemiyorduk. İtiraf etmeliyim ki bizi de çok şaşırttı...

Chico gerçek adınız mı?

Evet, gerçek adım Chico Bouchikki.

‘Mosaique Gitane’ adlı organizasyon gurubunun da kurucusu oldunuz...

Bu organizasyon 1986 yılında başlamış, Roman kültürü ile Akdeniz halkının buluşması. Fransa’da ilk olarak; Gitane festivali olarak isim yaptı. ’Nuit de la paix’ yani ‘barış gecesi çingenelerin mozaiği‘ diye gazetelerde, dergilerde ve TV’lerde yer aldık. Bize bu konuda en büyük destek, Fransız kültür bakanından geldi. İlk gecemizde, Paco de Lucia ve Gipsy Kings yer aldığı için bir anda uluslararası müzik arenasında yerimiz oldu.

Sizin yaşadığınız ve dünyaya tanıttığınız Arles’de doğup büyümediğinizi biliyoruz, Kuzey Afrikalı bir soyadı taşıyorsunuz...

Doğru. Ben Roman bir kızla evlendim ve onlara damat gittim. Ve bu çok sevdiğim müzikle de onlara lider oldum. Üstelik bütün aileyi dünyaya taşıdım! Karımın ailesinin fertleri flamenko müziği yapan mahalli bir grup. İsmi Los Reyes... İşte ben bu grubun lideri oldum.

O zaman siz çingene değilsiniz?

Haklısınız babamın adı Muhammet Bouchikhi’dir. Oujda şehrindendir ve Faslıdır. Babam 1951 yılında Fransa’ya mülteci olarak gelmiş.

Anneniz?

Annem de Cezayir’de Türkler’in şehri diye adlandırılan Tlemcen’de doğmuş. Yani Kuzey Afrika kökenli bir ailenin soyundan geliyorum. Ancak ailem Fransa’ya yerleştiği için, bir mülteci çocuğuyum.

Müslüman bir ailenin çocuğusunuz ama Chico Müslüman ismi değil...

Evet doğduğum zaman adım Djeloul’muş.

İsminizi değiştirdiniz, peki ya dininizi, Müslüman mısınız?

Annem de babam da Müslüman, hangi dine mensup olabilirim? Elbette Müslümanım!

Müziğe çocuk denecek yaşta başladığınızı biliyorum, profesyonel müzik hayatına geçişiniz nasıl oldu?

Söylediğiniz gibi 12 yaşında müziğe başladım. Roman müziğinin en çok sevilen ve bu müziği dünyaya kabul ettiren gitarcısı Manitas de Platas’ın hayranı olarak, kendimi onların yanında buldum. 17 yaşında da grubun içinde çalmaya başladım. Yazları Saint Tropez’de çalıyorduk ve çok iyi işler alıyorduk...

Roman değilsiniz, hem de çok gençsiniz o yıllarda. Bu insanların arasında nasıl sıçrayıp, bu müziğin lideri olmayı başarabildiniz?

Saint Tropez’deki başarılı yaz konserlerimizde bizi en çok destekleyen Brigitte Bardot oldu. Onun evindeki davetlerde her zaman hazır ve nazır oldum. Dünyanın neresinde olursam olayım gitarımı ve grubumu alıp yanına gittim. Onun verdiği desteği hiçbir zaman unutmadım, unutamam... Los Reyes adıyla bir gün İsviçre’nin Lozan şehrinde bir restoranda çalıyorduk. Misafirlerin arasında sinemanın efsane ismi Charlie Chaplin vardı. Bu çok önemli adamın bizim için söyledikleri ertesi gün bütün dünya basınında çıktı.

Los Reyes nasıl dağıldı?

Gruptaki herkes bir yerlere dağıldı... Nasıl lider olduğumu sormuştunuz ya, işte cevabım: Ben dağılan grubu yeniden topladım. İsmini Gipsy Kings adıyla değiştirdim ve yeniden doğmasını sağladım. Bundan sonra benim için ne dediler dersiniz? Gipsy’lerden daha Gipsy!

Sizin liderliğinizde ilk başarılı çıkışınız nerede oldu?

Fransa kültür bakanı, Mosaique Gitane festivali adı altında yapılan organizasyona çok büyük destek verdi. Dünyaca ünlü Paco de Lucia gecenin starıydı. Araplarla çingeneleri buluşturan adam olarak ben ve benimle birlikte grubum Gipsy Kings o gece ilk büyük çıkışımızı yaptık. 10 yıl boyunca zirvedeydik... Paris’te çok önemli yerlerde sahneye çıktık. Amerika’da kendi alanımızda zirveye ulaşan ilk grup biz olduk. Fransa’dan sonra, Meksika, İtalya ve Çin’de hep zirvedeydik. 1988 yılında üç milyon plak sattık. Artık ondan sonra bizi hiç kimse durduramadı...

Bu kadar büyük bir başarıdan sonra, kayınbiraderinizle anlaşamadınız ve grup ikiye bölündü...

Lider olarak büyük bir yükseliş kaydederseniz işiniz zorlaşır çünkü sizi taşıyamazlar. Birleşmiş Milletler beni barış elçisi seçti. Kral Hüseyin, Dalai Lama ve Yaser Arafat tarafından tebrik edildim. Benden o kadar çok övgüyle bahsedildi ki; birdenbire lider olmuştum. Haliyle onların beni taşıması çok zor oldu. Ama ben her türlü fedakarlığı yapıp grubumuzun dağılmasına engel oldum...

Kayınbiraderiniz hala Gipsy Kings adıyla çalışıyor...

Evet grubun adı kaldı ama o da elemanlarını değiştirdi, ben de. Söylediğimiz ve çaldığımız şarkılar aynı, ancak piyasada iki ayrı grup ve isim var.

Merak ettim, bu iş ayrılığından sonra, aile hiç yan yana gelmedi mi?

Bir gece beraber olduk, tekrar yan yana geldik. Bunun en büyük şahidi, dostum ve yıllardır çalıştığım Erkan Özerman’dır... Kayınbiraderim haber gönderdi; ben dayıyım, ilk yeğenimin düğününe gidip gitmeyeceğimi sordurdu.

Sizin ayrılığınız esas olarak müzik konusundaydı, aile için önemli bir günde orada olmanız zaten normal geliyor...

Müzik konusunda ayrılırken mahkemelik olmuştuk. Birbirimizi kırmıştık ancak bu bir düğündü, bana da “Sen yakışanı yaparsın” dediler, ben de “Peki o zaman” dedim...

Düğün nasıl geçti, neler yaşandı?

Düğünümüzde 1800 davetli vardı. Biz kuzu çevirmedik, boğa çevirdik! Oğlum 18, gelinim 26 yaşındaydı. Samimi bir şey söyleyeyim mi? O gecede en çok dikkat çeken şeylerden biri, onur konuğum ve dostum Erkan Özerman’ın giydiği, üzeri işli Osmanlı tuğralı ceketti!

Eşinizden bir Türk hanım için ayrıldığınız söyleniyor, doğru mu?

Beni mazur görmenizi rica ediyorum çünkü bu özel bir konu ve cevap vermek istemiyorum...

Aşk hayatınız biraz hareketli galiba?

Bir yıl önce sizin Türk sosyetesinde çok ünlü iki Türk hanımla, yine Türk ünlü bir modacı ve şarkıcıyla beraber olduğunuzu okumuştum... Hayatımda bir çok güzel anı var. Ancak sanıyorum hiçbir centilmen bunları anlatmak istemez!

Daha önce Kıbrıs’a gelmiş miydiniz?

Yine Merit Otel’in açılışı için gelmiştim Girne’ye.

Fakir bir ailede dünyaya geldiniz. Sonra olağanüstü zengin oldunuz. Bu geçişler sizi nasıl etkiledi?

6 çocuklu mülteci bir aileden çıkıp, şimdi Arles’in en zenginlerinden biri olmak size nasıl hissettiriyor? Bende hiçbir şey değişmedi, çünkü müzik yapabildiğim takdirde zengin ve mutluyum. Müzik yapamazsam mutsuz ve fakir olurum. Hayal edemeyeceğim kadar zengin oldum. Maddi varlığımı, ailemi mutlu edecek kadar onlarla paylaştım. Eşimden boşanırken ödediğim tazminat herkesi şaşırttı. Oysa eşim buna değerdi. Müzik için doğmuş, müzik için yaşayan bir aileyiz. Çocuklarım küçük yaşta evlenip beni dede yaptı. Herkesi kıskandıracak kadar mutluyuz! Asli görevimiz ise müzik yaparak insanları mutlu etmek.

Bu yazı 13 Şubat 2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır

3

Haberin Devamı