Magazin 'Aşklar değişti artık şarkılar da...'

'Aşklar değişti artık şarkılar da...'

Paylaş
'Aşklar değişti artık şarkılar da...'

Aşkın Nur Yengi 21 senedir şarkılarıyla yüreğimize dokunuyor... Ama yeni albümüne adını veren şarkı 'Gözümün Bebeği' onun için çok farklı. Çünkü o şarkıyı Sezen Aksu, Aşkın Nur Yengi ve Haluk Bilginer'in kızları Nazlı'ya hediye etmiş. Aşkın Nur Yengi ile şarkıları, aşkı, eşi Haluk Bilginer ve kızları Nazlı'yı konuştuk...

Seral Cumalı

scumali@posta.com.tr

12 yaşında sahnedeymişsiniz, çocuktunuz yani...

Konservatuvara yeni başlamışım, iyi bir çellist olayım, bir senfoni orkastrasında güzel güzel çalayım derdindeydim. Şarkıcı olmak gibi bir hayalim yoktu. Tabii hayatta yazılmış hikayeler de var; bu da benim yazılmış hikayemmiş, kaderimmiş.

Nasıl oldu?

Ablam, Sezen Aksu ile çalışıyordu. Onun hamilelik döneminde kader bana göz kırptı. Çello çalmak üzere Sezen Aksu’ya gittiğimde “Hadi bir de şarkı söyle” denildi. Söyledim; müthiş keyif aldı, gözleri doldu. Ertesi gün kendimi Sezen Aksu’nun vokalisti olarak buldum ve 10 sene devam ettim. 90’da artık bir albümün olmalı diyerek başladık...

Şarkıcılık hayaliniz değilse, mutsuzluk yaşadınız mı?

Evet, çünkü gençlik olgunlukla karıştı. Arka bahçeleri erkenden görmek bazen yordu, bazen korkuttu, bazen duvarlar yarattı.

Kendinizi korumak için miydi duvarlar?

Evet, çünkü toysun, herkes yararlanmak isteyebiliyor. Duvarlar çok işime yaradı. Gereksiz laubaliliğe yer vermedim.

‘Serserim Benim’... ‘Bir Zaman Hatası’... Hepsi çok güzel şarkılardı!

O şarkıları belki şimdi söyleseydik o kadar etkisi olmayacaktı. Çünkü o zaman aşk başkaydı. O yüzden şarkılar insanları okşuyordu. Şimdi aşk başka.

Aşklar değişince mi şarkılar değişti?

Teknik rahatlıklar insan ilişkilerini zedeledi. İnsanlar bir ‘merhaba’yı cep telefonundan mesaj olarak gönderir durumda. Bir göz teması, el teması, dokunuşa hasretiz. İnsanlar eski sevgililerini twitter’dan veya facebook’tan buluyor. Her meslekte ilişkilerin iyiyse iyi yerlere geliyorsun. Bunlar korkutucu...

Şarkıcılığa nasıl yansıyor bu durum?

Yetenek yetmiyor. Bazı durumlarda ilişkiler her şeyin önüne geçiyor. Onlar acı! Ben o acılardan geçmedim. Alnımın teriyle, şarkılarımla 28 senedir varım. En büyük mutluluğum müziği en iyi zamanında doya doya yaşamış olmam.

Evlenince şarkılarınız, şarkılarda vermek istediğiniz mesaj da değişti mi?

Olgunluk çağı diyelim buna. 19-20 yaşında söylediğim şarkılardaki ifadeleri hissettim dersem yalan olur. Aşkları, reddedilişleri, yalvarışları, haykırışları, terk edilişleri, elvedaları hiç yaşamamış, bilmeyen bir kız ne kadar hissedebilir ki! O yüzden birkaç yıl önce ‘Aşkın Şarkıları’ diye bir albüm yapıp o şarkıları tekrar okudum. Ne demek istediklerini bir daha anladım, ne kadar kıymetli olduğunu bir daha gördüm.

Sizin için farklı olan şarkı var mıdır?

‘Elveda’, çok öne çıkmamış bir şarkımdır ama çok dokunur bana. Nazlı’nın doğumunu gerçekleştiren doktorum Erdal Ulakoğlu’nu kaybettiğimde en acı ‘elveda’yı yaşadım. Nazlı’nın doğması için çok mücadele verdi. Babalık yaptı bana. Kalkamıyorum diye ultrasonlarını, hastane sistemini evime kurdu. Genç kızlığımdan beri tek doktorumdu. Nazlı’nın doğumunun beşinci ayında bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Elveda’yı söylerken hep gözümün önünde onun gözleri vardır. Ağlamadan söylemeye çalıştığımı çok bilirim.

Nazlı’ya sahip olmak için çok mücadele ettiniz...

Kısmetimiz neyse o olur, o yaşanır. Ama mücadele ettiğiniz zaman ekstra bir kıymete biniyor. Kızımla ilgili de yaşadığım şeyler tabii ki beni ilk dönem hem üzdü hem de büyük bir zorluktan ve sınavdan geçtik. Onun da benim de hayati tehlikem vardı. 4.5-5 aylık süreyi yatalak geçirdim. Çok gergin ve kötü geçen bir dönemin psikolojisi çok uzun zaman kaldı.

Doğumdan sonra neler yaşadınız?

3.5-4 ay diz kapaklarımdan bileğime kadar olan bölüm ödem yaptı. Ayağımın üstüne basamadım. Hamilelik öncesi ve sonrası uzun süre yatalak geçti. Bu yüzden bacaklarımın kasları eridi, adale kalmadı. Bedenimi taşıyamaz oldum. Tedavisi çok uzun sürdü.

Geriye sorun kaldı mı?

Dizlerimdeki sorun (kıkırdak lezyonu diyorlar) zaman zaman nüksediyor. Sıvı kaybından dolayı yürürken sürtünmeleri hissediyorsun, merdiven çıkamıyor, spor yapamıyorsun. Ama Nazlı’nın bir gülüşü, bir tebessümü, bir anne deyişi hepsini alıp götürüyor.

Gözümün Bebeği şarkınız bize Nazlı’yı mı hatırlatmalı?

Sezen Hanım da onu Nazlı’ya hediye etmişti. “Sen de benim gözümün bebeğiydin. İlk gözağrım olduğun, Mithat Can’la beraber büyüttüğüm, kız evlat duygusunu bana yaşattığın için teşekkür ediyorum. Senin kızın da senin gözünün bebeği; bu şarkı onun olsun” dedi.

Çok güzel aşk şarkıları söylüyorsunuz, aşkı nasıl tarif edersiniz?

Aşk geçici bir kölelik. Ama pozitif anlamda... Hormonların farklı salgılandığı için cildin bile daha genç oluyor. Gözlerin parlıyor. Sonra yerini hazzı daha fazla olan sevgiye bırakıyor. O zaman da işin içine birbirini tanımak, anlamak ve artık ‘hayır’ diyebilme lüksü giriyor. Birlikte yaşamak aslında sorun, insanın egosu buna müsaade etmiyor. Değer buluyorsan mücadele ediyorsun.

Siz bunu nasıl yaşıyorsunuz?

Allah’tan mesleklerimiz, özgürlük alanlarımız değişik. Hem özgürlük alanlarımızı serbest bırakıyoruz hem de birlikte bir şeyler yapmaktan keyif alıyoruz. Eş gibi, sevgili gibi değil, bir arkadaş gibi de görebiliyorsan bu çok iyi.

Tango yapmayı seviyorsunuz, Haluk Bey’le birlikte yapıyor musunuz?

Haluk seyretmeyi sever ama tango çok zor bir dans, günde 4-5 saat çalışmayı gerektiriyor. Haluk’un öyle bir vakti hiç yok. Bir dönem çok kafayı taktım. Öyle bir laz tarafım vardır. Yapacağım dedim ve başardım. Sağlık sorunlarım araya girince mola verdim. Ama şimdi albümüm de çıktı, rahatladım, tekrar başlayacağım. Sizi de beklerim...

Ortak meraklarınız ne? Evde birlikte yapmaktan hoşlandığınız neler var?

Biz ev, dekorasyon severiz. Yurtdışında evimiz var; şimdi başka bir eve yeni taşındık; onun dekorasyonunu yapıyoruz. Sürekli ev değiştiririz; üç tane değiştirdik. Çünkü ben öyle bir kadınım. Kabına sığmaz bir tipim. Evde de sürekli eşyaların yerini değiştiririm. Bu konuda iyi anlaşıyoruz. Başkası sıkılır, tam otururken “Bir dakika kalksana koltuğu şuraya çekeyim” dersen kızar. Ama onun hoşuna gidiyor, çok keyif alıyor bundan. Ortaya çıkan sonucun da iyi olduğunu görünce bayılıyor, mutlu oluyor.

Hep değişikliği sever misiniz?

Seviyorum. Boş duramam, rahatsız olurum. Yengeç burcu kadınlarında vardır, bir yerlerinden bir rahatsızlık çıkar!

Başka yengeç burcunun hangi özelliklerini taşırsınız?

Mesafelerimiz olabilir ama insan severiz.

Mesafe?

Vıcık vıcık olmayı sevmem, ama sevdiğim ve güvendiğim insan için sonuna kadar kavga ederim. Herkesin sevgisini gösterme şekli farklı.

Viyolonsele devam ediyor musunuz?

Enstrüman çalmak duyguları akord ediyor. Başka bir haz veriyor. Zaman zaman sakinleştiriyor, zaman zaman azdırıyor, bazen hüzünlendiriyor, bazen ağlatıyor. Melodilerle olan sevişmen başka birşey. Bazen çalıyorum ama nankör bir enstrüman. Günde 8-9 saat çalışmak lazım. Takdir edersiniz ki 4 yaşında bir çocuğum var ve hergün 8 saat çalmak çok zor.

Erkekler eşleri anne olduktan sonra onları daha kutsal bir yere koyuyor. Siz birbirinizi hala seksi buluyor musunuz?

İnsanlar birbirlerini tercih ettiklerinde, onlar için en güzel odur. Ama çocuk daha kutsal bir şey. Çocukla bir başkalaşım yaşarsın ama ev içindeki hallerle, ona ayırdığın zamanla ilgili. Çocuk dışındaki bireysel ilişkilerinde yine o senin gözünün bebeğidir, sen de onun gözünün bebeğisindir. Aşkımızın adını da Nazlı koyduk.

Eşinizle birbirinizi şımartır mısınız?

Tabii. Sevginin içinde şımarıklık da var zaten.

İki büyük sanatçının evliliğinde ego çatışması oluyor mu?

Biz eve girdiğimizde Aşkın’la Haluk’uz. O kılıflarımızı dışarıda bırakıyoruz. Çünkü bir çocuğumuz var ve her şeyden önemlisi onun mutlu, iyi olması. Bu tarz sıkıntılar hiç olmadı, olmayacak da. Çünkü biz olgun insanlarız. Kimliklerimizi bilerek yanyana geldik, bu bilezikler sonradan takılmadı kollarımıza... Ben 21, o da 30-35 yıldır bu konumunu koruyor.

Mesleki kıskançlıklarınız var mıdır?

Tatlı kıskançlıklar herkesin hayatında vardır ama mesleki kıskançlığım yok.

Haluk Bilginer’i kıskanır mısınız?

Tatlı kıskançlıklar kadın erkek donanımında hep var. Ama onun dışında sakil ve zarar verecek kıskançlıklarım yok...

Hani faturaları, cep telefonunu karıştırma gibi şeyler yapar mısınız?

Oralardan uuuu herkes geçti herhalde. Ama kalmadı öyle şeyler. Zaten artık faturalar da yok. Maillerdeki saklı yazışmalar var.

Çocuk ihaneti kabul ettirir mi size?

Çok zor... Çalışmadım bu soruya... Bir kere adım gibi eminim ki Haluk böyle bir insan değil. Ben de öyle bir insan değilim. Biz bu tür şeyleri evladımız hayatımızdayken kendimize yakıştıracak insanlar değiliz. Ama anlaşamaz, dengeler başka türlü bozulur, insanlar ayrılır; o başka bir şeydir. Çocuk da her şeyi çok değiştirebilir. Çocuklar üzülmesin diye birçok insan kendisi üzülüyor. Koşulsuz seni seven tek varlık. Evladın yerini ne doldurabilir ki?

Başka birini severse?

Başka birini sevmek başka bir şeydir ama.

Onu zaten tutamazsın!

Cevabını siz verdiniz zaten...

Haluk Bey’in Nazlı’yla ilişkisi nasıl?

Nazlı’yı görünce ağzının suyu akıyor, dişlerini gıcırdatıyor. Ona kalsa 3-5 çocuk yapalım. Ama yaşadığım sağlık sorunları, endişe ve korkular yarattı. Dünyanın gidişatından da korkuyorum. Yakında uzayda arazi bakacağız! Çocukların enerjilerine yetişme şansımız yok. İkinci çocuğa niye haksızlık yapayım... Mümkünse olmayanlara Allah versin...

Birlikte oyun oynar mısınız?

Şu anki oyuncağı biziz onun. Atçılık oynuyoruz en çok. Benim dizlerim elverdiği sürece at oluyorum. En kötü ihtimal dizlerime havlu bağlıyoruz dıgıdık dıgıtık devam ediyoruz. Deli oluyor ata. At biniyor zaten...

Hanginize daha düşkün?

Bana biraz aşırı düşkünlük var. Kucağımdan inmiyor. Çünkü benimle daha fazla ilişkide, ben onu gezdiriyorum, oynuyorum. Baba çalışıyor, geldiği saatte Nazlı uyumuş oluyor. O yüzden benimle ilişkisi daha vıcık vıcık. Yaz olunca baba tatilde ya benimle ilişkisi kalmıyor. Birlikte denize giriyorlar, o zaman çok mutlu. Çünkü ben deniz sevmem çok fazla. Orada da baba devreye giriyor. İşte böyle bir şey birliktelik: Senin eksiğini öbürünün tamamlaması...

Bu yazı 13 Şubat 2011 tarihli Pazar Postası'ndan alınmıştır

4

Haberin Devamı