Cem Kerpiççiler Arda Turan meselesi üzerine!
HABERİ PAYLAŞ

Arda Turan meselesi üzerine!

Haberin Devamı

Bu oyun bu kadar büyük
bir kutsiyeti hak etmiyor!

Son dönemde sayısı artan gazetecilere yönelik saldırılar hepimizi üzüyor. Bu noktanın altını çizdikten sonra ben hikayeye pek kimsenin görmediği bir yönden bakmak istiyorum. Hatta buna benzer bir metni fitbol dergisinin Haziran sayısına da yazdım. Milli takım kaptanı Arda Turan'ın eyleminin savunulacak, arkasında durulacak tek bir doğru noktası yok. En nazik ifadeyle çok ayıp etti. Kendisi "pişman değilim'' dedi ama onun posterini odasını asıp Arda Turan olma hayalleri kuranları, onu kalbine koyan milyonlarca Türk vatandaşını, Bayrampaşa'dan Barcelona'ya uzanan muazzam hikayesini gurur duyarak izleyenleri pişman etti...

Fakat bu mesele yalnızca Arda Turan üzerinden çözülemez... Bu 'saldırı' kültürü Arda Turan ile başlamıyor, biraz geriye dönüp baksak hemen Emre Belözoğlu'nun basın tribününe yaptığı el/kol hareketini, Medipol Başakşehirli oyuncuların A Spor muhabiri Selman Kutlu ve görüntü alan kameraman Ahmet Çağlar Yıldırım'a saldırısını hatırlayabiliriz. Biz bu topraklarda bu oyuna çok büyük bir kutsiyet atfediyoruz. Adı üstünde bu bir oyun hayat meselesi değil. Elbette endüstriyel kimliği ile büyük bir pazara dönüşse de ölüm/kalım meselesi değil asla!

Arda Turan meselesi üzerine

Bununla birlikte biz oyundan çok oyuncuya anlam veriyoruz. Başını döndürüyoruz, kendisini olmadığı yerde görmesini sağlıyoruz. Burada Arda Turan ile birlikte tartışmamız gereken bir diğer konu medyanın futbola/spora bakışı. Biz bu bakış açısını değiştiremezsek ne yazık ki bu tür durumlarla sık sık karşılaşırız. Bu nedenle Gençlik ve Spor Bakanlığı başta olmak üzere karar alıcılara çok önemli görevler düşüyor. Altyapılarda, okullarda, gençlerin olduğu hayatın her alanında spora bakışın nasıl olması gerektiğine dair çalışmalar elzem. Elbette bu işi yapabilmek için spora olması gerektiği gibi bakan kadroların görev başına getirilmesi ve yetkilendirilmesi elzem...

Spor gazeteleri, dergileri üzerinden devam edersek genç kuşak kendini iyi yetiştirmiş, dünyaya açık, internet sayesinde dünyanın dört bir yanında farklı yayınlara ulaşabiliyor ve farkı görebiliyor. Hem içerik hem mizanpaj açısından beğenmediği yayınlara neden para versin? Bu yayınları onların gözünde çekici hale getirmek için vasatın boyunduruğundan kurtarmak ve kaliteli işleri hedeflemek gerekiyor. Bunu yapabilmek için yayın organlarının liyakate değer vermeleri, kaliteli ürünler ortaya koyabilecek, kendisini geliştiren insanları istihdam etmeleri gerekiyor.

'Halk bunları okumaz, ağır gelir' anlayışından kurtulup, kolaycılığa kaçmamak gerekiyor. Siz ortaya kaliteli yayınlar koyarsanız, insanlar okur... Önemli olan bu içeriği insanlara nasıl sunduğunuz. İnsanların ilgisini çekmek için ne tür yollar tercih ettiğiniz... Ama siz bütün derdinizi yalnızca bu ürünlerden para kazanmak daha çok para kazanmak olarak kurgularsanız adına spor gazetesi dergisi denilen ama içinden sporun teğet geçtiği magazin desem değil, spor-magazin karışımı, futbola boğulan ama saha içinden çok dedikodusunun bol olduğu ürünler ortaya çıkar.

Tablo ortada. Değişmeyen tek şey değişimin ta kendisi. Ya başka yollar bulacaksınız ya da geminiz gözlerinizin önünde su almaya devam edecek. Kaliteyi tercih etmek için yeniden yapılanmak elzem. Elbette bunun da bir maliyeti var. Belki ilk başta tiraj olarak çok daha da geri gideceksiniz. Ama tuğla tuğla örerek sağlam bir geleceğe yürüyeceksiniz. Elindeki telefonla dünyanın neredeyse her yerine ulaşabilen, her haberi gören, yorumları, videoları dinleyenlere nasıl spor gazetesi satacaksınız? Bu sorunun yanıtı gayet sarih. Uzmanlaşarak, yayın yaptığınız alanda hiçbir platformda benzeri olmayan içerikler üreterek.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder