6. Allah iki Adanalıya “yürü ya kulum” demiş
“Yaşar abiyle hayatımızın kırk dört yılı birlikte geçti, kötü günler, iyi günler gördük. Gurbet acısı, ölüm acısı, parasızlık, hapis, linç, zulüm gördük. Bunca yıl ve bunca dert içinde, en çok ne yaptınız denirse buna cevabım; türkü söyledik, edebiyat konuştuk, güldük olur. Türküler dedim madem, devam edeyim. Basınköy’deki evinden çıkar, çamurlu vadiden aşağı iner, Menekşe İstasyonundan tıklım tıkış banliyö trenine binerek Sirkeci’ye giderdik. Bazen de onca yolu yürürdük, çünkü derdi ki ‘Allah iki Adanalıya yürü ya kulum demiş. Sakıp Ağaya yukarı doğru, Yaşar Kemal’e de Florya’dan Sirkeci’ye doğru’. Sirkeci dediysem bir maksadı var elbette: Kültür Merkezine giderdik. Kültür Merkezi oradaki üç numaralı vapur iskelesindeki kasetçilerdi. Anadolu’nun her yöresinden adı duyulmadık yerel türkücülerin kasetleri satılırdı orda, biz de bunları alıp dururduk. Sonra evde dinler dinler coşardık. Cembeli dinlerdik, İpin Ucu Sendedir dinlerdik, dengbejler, âşıklar dinlerdik. Halay türkülerinde elini, Hey hey hey… diye sallar; yaşa be! diye coşardı.” (Zülfü Livaneli)