Başbakan “Bunlarla mücadele etmem, savaşırım” dedi.
***
Hatırlayamadım...
Başbakan ölüm döşeğindeki Prof.Dr. Türkan Saylan’a, “Karargahtaki subaylara genç kızlar gönderiyor” diye pislik atan gazetecilerle de savaşmış mıydı?
***
Hanefi Avcı’ya “Senin g...nü biz kaldırdık, biz indiririz” diyen Taraf Gazetesi yazarı ile?
[[HAFTAYA]]
***
Damadının gazetesindeki...
Kemal Kılıçdaroğlu için...
“Yalancı, Tornistan Kemal, ‘Bunun’ durumu farklı, yalancılığı ahlaki sorun yapmıyor...”
İlhan Selçuk için...
“Böyle adamın Avrupa’da yüzüne tükürürler, bizde baştacı ediyorlar...” diye yazan yazarla...?
***
Yine damadının gazetesindeki...
Egemen Bağış’ı protesto eden üniversitelilere...
“Diplomalı eşekler, p.ç kuruları...”
Bir gazeteci için...
“Al sana fikir yazısı ulan puşt” diye yazanla...?
Savaşmayı geçtim, ayıplamış mıydı?
***
Unutkanlığımı Türklüğüme verin...
Gazeteci Fatih Altaylı için, “O...çocuğu...Anası onu doğurmamış, s...mış” diye yazan Akit Gazetesi yazarı değil miydi Başbakan’ın uçağında başköşede oturan?
Bu mudur çirkeflikle mücadele, böyle mi savaşılır alçaklarla?
***
Çok şükür vicdan sahibiyiz...
Ve o vicdan diyor ki: “Başbakan Oktay Ekşi konusunda yerden göğe kadar haklıdır.”
Ama aynı vicdan sormadan edemiyor:
Başbakan niye sadece ucu kendine dokunan alçaklıklarla savaşıyor.
***
Bu arada hazır ‘ana’ lardan bahsetmişken...
Başbakan’ın 4 sene önce “Ananı da al git” diye fırçaladığı Mersinli Kemal Öncel geldi aklıma.
Kemal Öncel bir provakatördü, Başbakan’ı kızdırmak için oraya gelmişti, tek amacı şov yapmaktı, vesaire vesaire...
Hepsi kabul; Kemal Öncel haksızdı!
Peki anasının ne kabahati vardı?
Başbakan’ın Kemal Öncel’den değil ama annesi Ümmü Öncel’den özür dilemesi için bizim kiminle savaşmamız gerekiyor?