Oral Çalışlar AK partililer...
HABERİ PAYLAŞ

AK partililer...

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan gecesi sandıktan "evet" çıkarsa ertesi gün AK Parti'ye kayıt olacağını söyledi. Anayasa değişikliği kampanyasının arkasındaki temel sırrı bu cümle açıklayabilir. Tayyip Erdoğan belli ki, geçmiş tecrübelerden de ders çıkararak AK Parti'yi kendi denetiminde ve yönetiminde tutmak istiyor.

İktidar partisine hakim olmadan, siyasete bütünüyle egemen olamayacağını biliyor. Demirel'in ve Özal'ın yaşadığı tecrübelerden sonra, bu noktayı kilit mesele olarak gördüğünü bu açıklamasıyla teyit etmiş oluyor.

Tereddütler bitmiyor

Ak Partililer de başarıları birlikte yaşadıkları Erdoğan'ı doğal liderleri olarak görüyor ve kabul ediyorlar. Ancak, bu ilişkide son dönemde en azından bir kısım partiliden "arıza" sinyalleri geldiğine tanık oluyoruz. Neredeyse partinin kurucu kadrosunun Erdoğan dışındaki bütün önemli isimleri, siyaset dışında kalmış durumda. Sesleri pek çıkmadığı halde bazı fanatik çevreler tarafından "hain" olarak suçlanmaktan kurtulamıyorlar.

Diğer seçimlerde büyük bir örgütlenme örneği gösteren partinin orta yönetim kademelerinde bu kez bir isteksizlik olduğu görülüyor. Referandum kampanyası, Erdoğan'ın ısrarlı çabalarına, bastırmalarına rağmen istenen canlılığa ulaşamıyor.

Mağduriyet

Partiyi hareketlendiren temel konulardan birisi, ana muhalefet partisi CHP'ydi. CHP'nin ve etrafındaki bürokratik güçlerin "tutuculuğu", "vesayetçiliği" ciddi bir propaganda malzemesi olmanın ötesinde, iktidar partisi kadrolarını motive edici bir rol oynuyordu. CHP'ye yönelik iddialar, bu kez gerçeklikten kopuk bir zemine kaymış görünüyor. Devlet içindeki etkili güçlerin AK Parti'ye yönelik engelleme girişimlerinin yarattığı mağduriyet hissi de partililer için önemli bir mücadele alanıydı.

Meclis

Bu kez, bir kısım AK Parti kadrosunun kafasında tereddütler olduğu görülüyor. "Bütün yetkiler Reis'e sloganı" bu kesimde karşılık bulmuyor. Siyasi tercihleri, Meclis egemenliği üzerine kurulmuştu. "Atanmışların değil seçilmişlerin yönettiği bir demokrasi" temel sloganlarıydı. Seçilmişlerin yeri de Meclis'ti. Meclisin yetkilerinin kısıldığı eleştirileri onları etkiliyor. “Tek adam" tezi, bazı parti kadrolarını militanlaştırırken, bazı kadroların da kaygılarını arttırıyor.

Medyada iktidara yakın bazı kalemlerin parti içindeki ve dışındaki muhalif çevrelere yönelik ssuçlayıcı dili, AK Parti'nin saflarında endişelere neden oluyor. AK Parti, bir anlamda referandumda kendini sınıyor. Geçmiş birikimiyle, bugünkü hedefleri açısından ortaya çıkan çelişkiyi sorguluyor.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder