Giriş
Bir koltuk değişir, ekranda dengeler değişir. Domino taşı gibidir televizyon dünyası. Her kanalın genel müdürünün elinde birkaç kozu olur. Çoğunluğu da dizi ya da program yapımcıları ve en nihayet sunuculardır...
Saner Ayar’ın Show TV genel müdürlüğünü bırakıp atv’de işin başına geçmesiyle birlikte ekranda taşınmaların da olacağı aşikar. Ayar’ın elindeki en büyük koz Acun Ilıcalı...
TV dünyasının altın yumurtlayan tavuğu Acun, ara verdiği Var mısın Yok musun’u bile atv’ye taşırsa bazı dengeleri yerinden oynatabilir. En azından şimdi sıralamada ikinci sırada bulunan Show TV yara almış olur.
Bir de Ezel var tabii...
Ama onu taşımak çok zor. Çünkü Ay Yapım tüm dizilerini adaletli bir şekilde kanallara dağıtmış durumda. Ezel’i Show’dan atv’ye taşımanın imkanı yok gibi...
Show TV’nin iç yapımları dışında başka da ele gelir bir işi yok. Buna rağmen atv mönü olarak çok daha zengin. Doğru bir planlamayla kanal mevcut yerinin üstüne taşınabilir...
Bir de unutmamak lazım. Her transfer doğru sayılamaz. Ekran ezberi izleyicinin elindedir. Çok az iş, yeni bir kanala geçtiğinde reyting yapar. Buna tek örnek de; Kurtlar Vadisi Pusu’dur...
Hakikaten merakla bekliyorum gelişmeleri. Bu son transfer en çok kimin işine yarayacak, göreceğiz az zamanda...
Nasıl bir gençlik geliyor?
Ekrandaki gençlik dizilerine dikkatlice bakıyorum. Özellikle Arka Sıradakiler’den (Fox TV) başlayarak, Es Es (atv), Kavak Yelleri (Kanal D) gibi dizilerde şiddetin olduğu bölümler ciddi reyting yapıyor...
Yani lise ve üniversite gençliği, adam gibi hareketleriyle değil, kavga ve gürültüsüyle izlenir oluyor. Doğru olabilir ama hepsi bu mu?..
Mesela Arka Sıradakiler’de en azından bir katsayı tartışmasını görmek istiyor insan. Sözleşmeli öğretmen trajedisini de. Benzerlerini de...
Yoksa hır gür gençliği yetiştiğine inanacağız hep birlikte. Ve umudumuz hiç kalmayacak. Aman dikkat diyorum senaristlere...
Türkan Sultan geliyor...
Ve bir gelişme de NTV cephesinden. Ama program bazında bir yenilik bu. Türk sinemasının Türkan Sultan’ı önümüzdeki günlerde bir “sinema” programıyla NTV ekranlarında yer alacak... Programın ilk bölümü çekilmiş bile. Ama gelin görün ki, bu uzun ve meşakkatli çekim işi üstlenenlerin kulisine göre ele gelir olmamış... Yani Sultan’ın hep bilinen kamera fobisi bir saatlik işin 6 saatte bitmesine neden olmuş. Daha da zorlaşacaktır bu süreç... Ben Türkan Şoray’ı beyazperdede görmeyi sevenlerdenim. Dizi ekranına da çok yakışıyor kuşkusuz. Ama program yapmak başka bir şey... Yol yakınken çıkmalı mı o toptan sanki?..
En ahlâklı beş dizi!
RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, başında olduğu kurumun muhafazakar olduğunun altını çizmiş bir röportajında. Toplumsal ahlakı kurumlar yaratamaz ama denetleyebilir...
Bu anlamda ekranda ceza almayacak işler bulmak mümkün değil. Yine de kolaylaştıralım RTÜK’ün işini. İşte en ahlaklı beş dizi. Denetçiler keyfini çıkararak izlesin...
Geniş Aile (Kanal D), Papatyam (Star TV), Arka Sokaklar (Kanal D), Kapalıçarşı (atv) ve IV. Osman (Kanal 7). İyi seyirler.
Okan’ı zorlamayın...
Medya Kralı (Kanal D), Okan’ın en hassasiyetle üstünde durduğu işlerinden biri. Bayülgen, elinden geldiği kadarıyla şarkıcı filan ağırlamıyor o programda...
Ama zor. Çünkü haftanın üç günü, her birinde altı yedi konuk ağırlanan program yapıp, izlenebilecek isimleri stüdyoya toplamak imkansız...
Türkiye’de izlenen konuk sayısı 100 kişi bile değil. Yani iş, dönüp dolaşıp aynı isimlere kilitleniyor. Neyse...
Önceki akşam VJ Bülent ve Pınar Aylin de Medya Kralı’nın konuklarıydı. Hadi Bülent işten çıkarılmasıyla birlikte kanal gezilerine başlamıştı ama Pınar Aylin’in durumu dolgudan öteye değildi... Okan her ne kadar şarkı söyletmemekte diretse de, VJ Bülent, “Zaman sansürü uyguluyorsunuz, benim şarkımı okutmuyorsunuz” diyerek gönül baskısı yarattı Okan’ın üstünde. Ve zorla söyleyiverdi şarkısını. Programın büyüsü bozuldu tabii...
Bir de ikinci yabancı dil vakası yaşandı programda. Yazar Ece Vahapoğlu iddia ettiği gibi beş yabancı dil filan konuşamadı. Resmen yalan oldu... İlk skandal Best Model güzeli Tuğçe Sarıkaya marifetiyle yaşanmış, ikincisi de Vahapoğlu’nun başına gelmişti. Bir doğru çıktı ortaya...
Özgeçmiş yazarken atıp tutmayacaksın. Çıkarıp diplomayı verirler eline. Yoksa diploman zaten düşersin el diline. Hadi rast gele...
