Gündem '100 bin kişiyi örgüte yardımla mı suçlayacaksınız?'

'100 bin kişiyi örgüte yardımla mı suçlayacaksınız?'

Paylaş
'100 bin kişiyi örgüte yardımla mı suçlayacaksınız?'

İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, yönetim kurulu üyeleri ve tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın avukatları Bülent Utku ile Can Atalay bugün baronun Beyoğlu'ndaki binasında gazetecilerin karşısına çıktılar

"İmamın Ordusu" isimli kitap taslağına el konulmasına tepki gösteren İstanbul Barosu Başkanı Kocasakal, "Yargının yasakların değil, özgürlüklerin koruyucusu olmalıdır" dedi. Baronun görüşlerini bir açıklamasıyla duyuran Başkan Kocasakal, İstanbul 12. Ağır ceza Mahkemesi nöbetçi hakimliğinin Ahmet Şık’ın henüz el konulmamış kitabına ilişkin el koyma kararını ağır bir dille eleştirdi.

Ceza hukukunda niyet, düşünce hazırlık gibi aşamaların icraya geçilmediği sürece cezalandırılmayacağı belirten Kocasakal, henüz basılmamış bir kitap taslağına emniyet kanaatine bağlı olarak basılacağı varsayımı ile el konulmasının niyetin cezalandırılması olduğu öne sürdü. Artık düşüncenin tutsak ve daha ciddi bir tehdit altında olduğunu belirten Kocasakal, Anayasanın 25/1. maddesinde yer alan herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir ve 26/1. maddesindeki herkes düşünce ve kanaatlerini söz, yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir, maddelerini hatırlattı. Kocasakal bir başka konuya da değinerek, "Kitap taslağının elektronik dokümanlarının arama kararı gerekçe gösterilerek silinmesi veya imhasının TCK’nin 281/1. maddesine düzenlenen "suç delillerini yok etme suçunu oluşturmaktadır " şeklinde konuştu.

Şanar Yurdatapan kendini ihbar etti

ARAMA KARARI HUKUKA AYKIRI

Ahmet Şık’ın avukatlarına yönelik işlemlere de tepki gösteren Kocasakal, savcılık yazısıyla avukatların elindeki nüshaların istenmemesi ve verilmemesi durumunda el koyma kararı çıkarılacağı şeklindeki yaklaşımların kanuna aykırı olduğu ve savunma hakkına yönelik açık bir saldırı olduğu söyledi.

"Savcının mahkeme kararına ek veya onun yerine geçecek ya da kararın açıklaması mahiyetinde bu şekilde talimat verme hakkı görevi ve yetkisi bulunmamaktadır " diyen Kocasakal, olası arama veya el koyma talebinin kabul göreceğinden nasıl emin olunduğunun da ayrıca sorgulanması gerektiği vurguladı.

MHP, yasaklı kitabı okuyanların durumunu Meclis'e taşıdı

AVUKATLARA DESTEK VERDİ



Kocasakal baro adına yaptığı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

"Avukatla ilgili olarak CMK’nın 124.maddesinin uygulanabilmesi hiçbir şekilde mümkün değildir. Maddenin ikinci fıkrasında açıkça ’şüpheli veya sanık ya da tanıklıktan çekinebilecekler hakkında bu hüküm uygulanmaz’ denilmektedir. Aynı Kanunun 46/1 a maddesi uyarınca da avukatlar bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgilerle ilgili olarak meslekleri gereği tanıklıktan çekinebilecekler arasında sayılmıştır. Yine CMK’nın 126.maddesine göre şüpheli veya sanık ile 45 ve 46.maddelere göre tanıklıktan çekinebilecek kimseler arasındaki mektuplara ve belgelere; bu kimselerin nezdinde bulundukça elkonulamaz. Şu halde CMK 124.maddede belirtilen disiplin hapsının avukatla bakımından uygulanamayacağı yoruma yer bırakmayacak kadar açıktır. Kaldı ki Avukatlık Kanununun 36.maddesine göre avukatların kendilerine tevdi edilen veya avukatlık görevi dolayısıyla öğrendikleri hususları açığa vurmaları yasak olup iş sahibinin muvafakati olsa dahi bu durumla ilgili olarak yine de tanıklıktan çekinme hakkına sahiptir. Yine aynı maddeye göre çekinme hakkının kullanılması hukuki ve cezai sorumluluk gerektirmez. Aksine avukatın 36.maddedeki bu sır saklama yükümlülüğünün ihlali disiplin ihlalini oluşturmaktadır. Görüldüğü gibi avukat, anılan kitabın elinde bulundurduğu nüshasını teslim etmekle yükümlü değildir, buna zorlanamaz, belirtilen kitap taslağına da bu nedenlerle elkonulamaz. Hukuken doğru olmaması bir yana savcılık talimatında, kitap taslağının bir nüshasının verilmemesi halinde bunun örgüte yardım suçunu oluşturacağı şeklindeki belirleme hukuka aykırı olarak savunmaya ve müdafiiye bir tehdit niteliğindedir. Savcılık makamı hangi fiilin ne suçunu oluşturacağını belirleyebilecek görev ve yetkiye sahip bir makam değildir. Kaldı ki bu yöndeki bir belirleme hakimlik kararında da yer almamaktadır. Hukuk devletinde savcılar avukatı bu şekilde tehdit edemez. Burada avukatın TCK’nun 6/1-d maddesi uyarınca tıpkı hakim ve savcılar gibi yargı görevi yapan kişiler arasında olduğunu anımsatmak isteriz.

AVUKATLARA TEHDİT İDDİASI

Hukuki durum bu denli açıkken, avukatın mesleğinin gereği olarak sır saklama ve tanıklıktan çekinme hakkına uyulmayarak, kanuna aykırı olarak ve uygulanma imkanı bulunmayan maddeler dayanak gösterilerek teslime zorlanması, aksi durumda evde ve büroda arama yapılacağı, hakkında gözaltı ve tutuklama işlemleri gerçekleştirilebileceği, örgüte yardım suçlaması ile 15 yıla kadar hapis istemi ile yargılanabileceği beyanı kanunsuz, hukuksuz ve tehdit niteliğindedir. Yine bu davranış, savunma hakkına, avukatlık mesleğine, meslek onuruna saldırı niteliğindedir.

İSTANBUL BAROSUNDAN DESTEK AÇIKLAMASI

Bilinmelidir ki İstanbul Barosu buna sessiz ve seyirci kalmayacağı gibi, Avukatlık Kanununun 95/4.maddesi uyarınca gerekli yasal girişimlerde bulunacaktır. Meslektaşlarımız, savunma yalnız ve korumasız değildir, olmayacaktır. Tüm meslektaşlarımızı savunmayı ve mesleğimizi korumaya davet ediyoruz. Bu hukuksuz ve endişe verici girişimi kınıyor, İstanbul Barosu olarak mesleğe ve meslektaşa yönelik bu gibi saldırılara karşı suskun kalmayacağımızı, tüm meşru direnme ve savunma hakkımızı kullanacağımızı saygı ile kamuoyuna duyuruyoruz"

100 BİN KİŞİYİ ÖRGÜTE YARDIMLA MI SUÇLAYACAKSINIZ ?

İmamın Ordusu kitap taslağının internetten paylaşıldığını ve savcılığın bu konuda inceleme başlattığını hatırlatan ve internette taslağı indirenler hakkında herhangi bir yasal işlemin yapılıp, yapılamayacağını soran bir gazeteciye İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal şu yanıtı verdi :

"Mahkeme kararında sadece bir el koyma kararı vardır. Bu kitabın bulundurulmasının teslim edilmemesinin örgüte yardım oluşturacağı şeklinde bir belirleme kesinlikle yoktur. Bu tamamıyla bu savcılığın bir görüşüdür. Bu şekilde örgüte yardım ve yataklık suçu dediğimiz suç, belirli bir kasıt ile işlenebilen bir suçtur. Böyle bir örgütün varlığı henüz mahkeme kararıyla saptanmamıştır. Daha buradaki ifadelerin örgüte yardım oluşturabilecek örgütsel doküman niteliğinde olduğu da saptanmış değildir. Benim kanaatim herhangi bir şekilde suç oluşturmayacağı şeklindedir. Ne yapacaksınız ? 100 bin kişiyi örgüte yardımla mı suçlayacaksınız ? Bu kişiler hakkında disiplin hapsi mi uygulacaksınız? Hukuku zorlayarak, sınır çekmeye çalışırsanız, kendiniz zor duruma düşersiniz."

BÖYLE TERFİ GÖRÜLMÜŞ BİR UYGULAMA DEĞİLDİR

Bir soru üzerine HSYK’nın Zekeriya Öz hakkında verdiği son atama kararını da değerlendiren Kocasakal, " Bugün hukukun bir baskı aracı haline getirildiği bir dönem yaşıyoruz " dedikten sonra "bir hukuk devleti devleti yapan, usül kurallarıdır. Bugün siz aramada gözaltında bir takım kuralları ihlal ederseniz, yarın bir gün de birisi gelir, ’ işkenceyle alınmış olabilir ifade’ der. Biz kişilerle uğraşmıyoruz. HSYK benim için artık güven vermekten uzak bir yapı arz etmektedir. Bağımsız olduğu konusunda ciddi şüpheler vardır. Bugüne kadar yaptığı atamalar ve uygulamalar da bütün bu kuşkularımızı teyit edilmiştir. Birinci sınıfa ayrılmamış bir savcının başsavcılığı vekilliğine getirilmesi, çok görülmüş bir uygulama değildir. Hangi kriterlere göre bu atamalar yapılmıştır. Güven vermekten uzak" şeklinde konuştu.

"ÖZEL YETKİLİ MAHKEMELER DERHAL KALDIRILMADIR"

Konuşmasının sonunda özel yetkili mahkeme ve savcılara da tepki gösteren İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, " Özel yetkili savcılık demek, sınırsız yetkili savcılık demek değildir. Maalesef Türkiye’de bugün özel yetkili savcılıklar ve mahkemeler eski DGM’leri aratacak konuma gelmiştir. Özellikle İstanbul özel yetkili ağır ceza savcılığı ve mahkemesi, kendisini deyim yerindeyse kendisini Türkiye Başsavcılığı ve Mahkemeleri gibi görmektedir. Özel yetkili mahkemeler derhal kaldırılmadır. Çünkü başka bir hukuk haline dönüşmüştür. Baskı aracı olmaya doğru da hızla gitmektedir" ifadesini kullandı

2